KUYUMCU ÇIRAĞI
ARİF ORUÇ
SAYFA | 64 |
ISBN | 978-625-70842-3-9 |
Evlendiği günün ertesi, kocasını beklerken avluda toprakla kazan ovalıyordu. At arabasıyla gelen kayınpederi önüne bir çuval ayvayı hale indirir gibi indirip gitti. ‘‘ Reçel yapıver gelin’’. Hatice gelin hayatında hiç reçel yapmadı ki. Nasıl yapsın? Sorulmadı tabii ki. O zamanlar kadın yahut çocuk olsun, kimseye sorulmazdı. Bilmiyorsa yaparken öğrenirdi herkes. Çünkü hayat okulu o kadar ağır koşullarda sürmekteydi ki, kimsenin bir şeyi hobi olarak öğrenmesine imkân yoktu. Herkes ne gerekiyorsa onu yaşar, öğrenirdi. Sırf bu yüzden bir sonraki nesil hayata en iyi şekilde hazırlanmak için şımartılacak, okutulması için tüm imkânlar seferber edilecek, aman üzülmesin, ben çektim o çekmesin diye diye evde bir ayrık otu gibi yetiştirilecekti. O nesil oğulları Arif ile Erhan’ın nesliydi. Sokaktaki Gamze’yle Gonca’nın, Sercan’ın, Oğuz’un, Sefa’nın, Murat’ın nesliydi. İşte bu nesil hep okuyacak, tahsil görecek, anne babasının çektiklerini çekmeyecekti. Ama tam da bu sebepten dolayı kuşak çatışması denen arenanın en azılı savaşçıları olacaklardı.