KAYIP HAYATLAR 2
SONAY YAKUP YAKUPSOY
SAYFA | 286 |
ISBN | 978-625-76305-6-6 |
2012 yılının soğuk bir kış günüydü. Sabah erken, daha gözümü açmadan bir hikâye şekillenmeye başlamıştı düşüncemde. Kalemi aldığım anda peş peşe döküldü kelimeler. Yazılacakları bitirmeden de kalemi bırakamadım elimden. Kahvaltıda, o günkü randevuma giderken trende, eve dönüş yolunda notlar almaya devam ettim. Akşam olmadan ‘Top Oynayan Çocuk’ şiiri tamamlanmış, koca bir ömür sığmıştı dizelerine… Öyle bir hikâyeydi ki bu; kadın kahramanına söz hakkı doğmuştu. Cevap ‘Kayıp Hayatlar’ şiiri olacaktı. Ama hikâye beni kollarına almış bırakmıyordu. Düz yazıya geçtiğimi ancak üçüncü bölümden sonra fark edebildim. Bir film seyreder gibi geçiyordu maceralar gözümün önünden. Ne gördümse onu yazdım. Romanın tamamlanması iki yılımı aldı. Ilgıt ılgıt aşk estiren, buram buram hasret kokan, yudum yudum gerçek sevgiyi tattıran; merakla, zevkle okuyacağınız harika bir kitap çıktı ortaya. Ama bitmemişti. Bitemezdi… Susmuyordu ‘Geçmişin Ayak Sesleri.’ Maceralar kovaladı birbirini, koşarcasına hızla yazdı kalem, yüreklerdeki fırtına durulana kadar devam etti hikâye ve Kayıp Hayatlar 2 tamamlandı… Sonay Yakup Yakupsoy Elleri ve gözleri ayni anda dokundu birbirine. Ona hasretle sarılmak geldi genç kızın içinden. Adını hatırlamıyordu ama tanıyordu onu, belki de bir ömür öncesinden!.. Gözlerini genç kızdan alamıyor, nefessiz kalmış gibi hissediyordu kendini delikanlı. Uzun yılların hasreti sona ermiş gibi mutlu bir gülümsemeyle bakıyorlardı birbirlerine. Yağız, uzun süre tuttu delikanlının elini. İçine çöken ani sıkıntının sebebini arıyordu Taner’in gözlerinde! ‘Kimsin sen? Ne işin var burada? Kimsenin canı yanmadan geri dön geldiğin yere.’ Diyordu gözleri, ikaz eder gibi… Çocukluğunu hatırlattı bu şarkı ona. ‘Geçmişin Ayak Sesleri’ni duyar gibi oldu… Dedesi, bahçede oturur; gözleri uzaklarda, dalgın ve düşünceli bu şarkıyı mırıldanırdı hep. Her seferinde, yemin edebilirdi dedesinin gözlerinin yaşlı olduğuna! Vur gönlümün tellerine; vur ki coşsun duygular nağmelerle! Vur gönlümün tellerine; vur ki sarılsın hatıralara ağlasın yana yana!