GAZ LAMBASI
ŞÜKRAN YARGI
SAYFA | 270 |
ISBN | 978-625-76301-2-2 |
Dünyada yaşamış ve yaşamakta olan her insanın hayatının her günü ve her anı bir öyküdür aslında. Kimi öyküsünü yazmaz, yazmaya ve yaşamaya değer bulmaz, kimi, bir öykü tadında olduğunun farkında bile değildir yaşamın sayılı olan günlerinin, kimi de farkındadır yaşamın her gününün ve anının değerli olduğunun, oturur yazar öykülerini, bulunduğu yerden yıllar sonrasına taşır. Hayatın her gününe önem vererek bakanların öykülerinden bir demet sunalım size o vakit. Mademki insan ömrü kısa ve sınırlı, dünyanın bütün güzelliklerinin hepsini gezip görmeyi mümkün kılmıyor, siz de okuyun bu öyküleri de okuyarak beyninizi gezdirin acısıyla, tatlısıyla, mutlu mutsuz gün ve anlarıyla dünya yaşanmışlıklarının güzelliklerinden kesitlerin sunulduğu bu öykülerde. Kimlerin öyküleri mi bu öyküler? Senin, benim hepimizin öyküleri. Nasıl öyküler mi? Girişi, serim ve düğüm bölümü masa başında kurgulanmış, bilindik öyküler değil. İç Anadolu’nun kendi halindeki bir kasabasından çıkıp, başkentte uzun yıllar ekmek parası kazanarak ustalaşmış, hatta Almanya’nın bir şehrinde de beş yıl gurbetçi kardeşlerin çileleriyle de hemhal olmuş bir insanın yaşanmışlıklarının öyküleri. Hepimizin okurken kendini de içinde buluvereceği öyküler. Anlatımı deyim ve atasözlerimizle örülmüş, yaşanmışlıkları parmağınızı uzatınca değivereceğimiz denli size yakın, ana sütümüz kadar saf, temiz, bizim ve bize has yaşanmışlıkların öyküleri, yani bizim öykülerimiz bunlar.