48 SAATLİK AŞK ÖMÜRLÜK AYRILIK
MİZGİN URUÇ
SAYFA | 132 |
ISBN | 978-625-41279-2-2 |
Yazmak, özellikle şiir yazmak, ruhun derinliklerinde zuhur eden derin teessürî etkilerin yarattığı duygu yoğunluğunun sözcüklerde can bularak sayfalara aktarılmasıyla yapılan zahmetli ve bir o kadar da mutluluk veren bir iştir. Şiir, kelimelerle dans etmek, sözcüklere can vermektir. Akıp giden zaman içerisinde yaşamın vermiş olduğu gam, hüzün, hasret, sevinç gibi duygular bizi çepeçevre sardığında, hele ki kalpte uyanan ve fikir âleminde can bulan aşk sözcüğüne yakalanmışsanız ve bu üç harf sizi derdest etmişse, didarına meftun olduğunuz dilbere ikrar edemiyorsanız duygularınızı, bu duyguların bulduğu yol, dilde ikrar eden kelimelerin sayfalara vusul etmesiyle nihayet bulur; zahiri temelde âşık olunanın cemaline ulaşılmazlığın vermiş olduğu hasret ve ulaşma çabası nihayete ermeyince, manevi huzurun kapısını açan, elem dolu özlemin kelimelerle süslenmiş hâlinin sayfalara dökülmesi oluyor ömrün seyri ve bu hâlin adıdır şiir… Bugün sözleri dillerde dolaşan bütün şairlerin izlediği yolda adım adım yürürken, kimi zaman bir fikirden, düşünsellikten, kimi zaman bir kadının gülüşünden, bir çocuğun ağlayışından, kimi zaman da kızgınlıktan ve bazen de kuşun kanat çırpması misali, yol almaya başlarım sözcükleri bir ahenk içerisinde buluştururken… Kâinatın gizeminde öyle bir sır gizlidir ki, o da bir şiirin mısralarında saklı hazinedir ve her hazinenin tecessüm kazanan sırrında aşikâr olur. Adı aşktır bu hazinenin ki, aşkın hikâyesini de anlatandır şiir. Her şeyi anlatabildiği gibi…